Suçiçeği aricella zoster virüsü nedeni ile ortaya çıkan ve bulaşıcılık seviyesi de üst noktada olan bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Bu hastalığın belirtileri arasında ateş ve kaşıntılı su toplamaya yatkın yaralar bulunmaktadır. Hastalığın çok ciddi olduğu durumlarda kişiler nefes almakta zorlanabilir, yaralar bakteri üreterek enfeksiyon kapabilir, beyin tümörü vakaları bile meydana çıkabilmektedir. Suçiçeğinden en az oranda etkilenmek için enfeksiyona maruz kalma olasılığını azaltmak gerekmektedir. Buna ek önlemler olarak göze çarpan detay ise aşılardır. Suçiçeği aşısı birçok ülkede yaygın olarak kullanılmakta ve hastalığın geniş kitlelere yayılması bu biçimde engellenmektedir.

Su çiçeği Hastalığı Nasıl Engellenir

Suçiçeğine karşı aşılanın. Dünyada adından söz ettiren sağlık otoriteleri suçiçeğinden korunmak için en uygun ve etkili olan yolun aşılanmak olduğunu belirtmektedir. Aşılama sırasında kişilerin vücuduna az miktarda virüs enjekte eldir ve vücut bu virüse karşı büyük bir tepki oluşturarak kendini korumaya alır. Tam da bu sayede kişiler aşılamadan sonra rahatsızlandıkları zaman hastalığı çok kolay bir biçimde atlatmaktadır. Amerika’da salgın hastalıklar ile ilgilenen sağlık birimleri aşılamanın 1995 yılında başladığını bu tarihten önce suçiçeğinden muzdarip olan kişilerin sayısının 4 milyon iken günümüzde aşılamanın etkisi ile bu miktar 400,000 e kadar düşmüştür. Bu aşılama bebeklere 12-15 ay arasında uygulanmakta ve 4-6 yaş aralığında da yenilenmektedir. Aşılama çağını kaçırmış olan gençlerde ise aşılama 2 partide gerçekleştirilmektedir. Her aşılama arasında bir iki ay kadar süre olması gerektiğini de unutmamak gerekmektedir.

Küçüklüğünüzde suçiçeğine karşı aşılanıp aşılanmadığınızı bilmiyorsanız doktorunuza başvurmalısınız. Doktorunuz uygulayacağı bir test ile suçiçeğine karşı aşılanıp aşılanmadığınızı öğrenebilirsiniz.

Suçiçeği aşısı kabakulak, kızamık, kızamıkçık gibi diğer hastalıklara karşı geliştirilmiş olan aşılar ile beraber uygulanabilmektedir.

İlk aşılama yapıldıktan sonra vücudunuzun hastalığa karşı direnişi %70-90 oranında bulunmaktadır. İkinci aşılama yapıldığında ise %98 oranına kadar yükselişe geçmektedir. Aşılama sonrasında hastalığa yakalandığınız zaman çok hafif bir biçimde atlatacağınıza emin olabilirsiniz.

Suçiçeği hastalığına yakalandıysanız ve bunu atlattıysanız suçiçeği aşısına gerek duymayacağınızı bilmeniz gerekmektedir. Hastalık atlatan vücutlar aşılama gibi bir ek önleme ihtiyaç duymazlar.

Aşılama yöntemi hamile kadınlara, bağışıklık sistemi düşük olan kişilere (aşı ile verilen suçiçeği virüsü ile vücut savaşamaz ise durum daha da kötüye gidebilir), jelâtine ve antibiyotiğe karşı alerjisi olan kişilere asla tavsiye edilmemektedir.

Bağışıklık sisteminizi güçlü tutmaya özen göstermelisiniz. Aynı diğer mantar, bakteri ve virüs rahatsızlıklarında da olduğu gibi bağışıklık sisteminin güçlü tutulması büyük bir önem arz etmektedir. Bağışıklık sisteminiz hastalıklara neden olabilecek belirli patojenleri ortadan kaldıran kan hücrelerinden meydana gelmektedir. Fakat bağışıklık sisteminiz düşük olduğu güçsüz olduğu zamanlarda hastalıklar ve mikroorganizmalar çok kısa bir süre içerisinde vücudunuzu etki altına alabilir. Bu nedenle kişilerin suçiçeğine yakalanan veya başka hastalıklardan muzdarip olan kişilerin bağışıklık sistemleri düşük ise hastalık daha da ağır bir biçimde seyretmektedir. Suçiçeğini en az hasar ile atlatmak için kişilerin bağışıklık sistemlerini güçlendirmeye çalışmaları gerekmektedir. İşte birkaç ipucu;

Daha fazla uyuyun, daha fazla meyve ve sebze tüketmeye başlayın, işlenmiş şeker tüketmeyi en az miktara indirmeye çalışın. Alkol ve sigara kullanımınızı en aza indirmek için çabalayın. Vücudunuzun hijyen seviyesini yüksek tutmaya özen gösterin ve egzersiz yapmayı da kesinlikle ihmal etmemelisiniz.

Beslenme alışkanlıklarınızda bağışıklık sisteminizi yükseltmeye yönelik olarak değişiklikler gerçekleştirmelisiniz. Örneğin; C vitamini, D vitamini, Çinko, ekinezya gibi besinleri kullanmaya özen göstermelisiniz.

Kişiler hastalıklar nedeni ile düşmüş olan bağışıklık sistemlerini geliştirme şansına sahiptirler. Bu hastalıkların veya tıbbi uygulamaların başında şunlar gelmektedir; kanser, diyabet, HIV, ameliyat, kemoterapi, kronik stres ve yetersiz beslenme.

Suçiçeğine yakalanmış olan yetişkinlerden ve çocuklardan uzak durmalısınız. Suçiçeği ciddi bir biçimde bulaşıcılık içeren ve sadece dokunarak temas ile değil aynı zamanda hava vasıtası ile de ( hapşırma öksürme gibi) bulaşabilmektedir. Suçiçeğine yakalanmış olan kişilerin mukusu herhangi bir yere bulaştığı zaman mikrop mukus tabakası içerisinde haftalarca hayatta kalabilmektedir. En azından hastalığın size bulaşmasını engellemek için hastalık kapmış olan kişilere yaklaşmamak iyi bir strateji olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat buradaki asıl sorun suçiçeği hastalığı kırmızı lekeler ortaya çıkmadan önce de bulaşıcılık içermektedir dolayısıyla da kimin hasta olup olmadığını o süre aşamasında anlayamazsınız. Bu hastalığın ilk belirtilerinden bir tanesi hafif ateştir. Etrafınızdaki kişiler bu semptoma maruz kalmış ise onlara karşı temkinli olmak en iyi korunma yollarından bir tanesidir.

Çocuğunuzu odasında karantinaya almak (tabiî ki düzenli olarak temizlik ve beslenme işlemlerini gerçekleştirerek) ve onun okula gitmesini bir haftalığına engellemek hastalığın daha çabuk geçmesine ve etraftaki kişilere yayılmamasına şans vermektedir. Çocuğunuzun bu süreçte tırnaklarını kısa tutmalı ve eğer mümkünse ağzına tıbbi maske takmalısınız bu şekilde virüsün yayılmasını engellemiş de olursunuz.

Bu hastalığın 10-21 gün arasında sürmesi genel bilgiler arasında yer almaktadır.

Bu hastalık yalnızca hava yolu ile değil çocukların ciltlerinde meydana gelen deri döküntüleri nedeni ile de bulaşabilmektedir. Bu nedenle odanın ve evin temiz tutulması çok büyük bir önem arz etmektedir.